Yoga eğitmeni Çetin Çetintaş: İş yaşamında tükenmişlik sendromu yoga ile aşılabilir
Son yıllarda tükenmişlik sendromu ve kafa izni ile ilgili çok şey duyuyoruz. Bunun sebebini, çalışan insanların kendilerine bakması için teşvik edilmiyor olmasına bağlayan Kioo Retreat Center kurucusu ve yoga eğitmeni Çetin Çetintaş: “Günümüzde kurumsal şirketlerde çalışanlara yönelik düzenli nefes çalışmaları, meditasyon, yoga pratiklerini uygulamalarını daha çok görmeye başladık. Çalışanlar haftada bir gün bile olsa bu çalışmaları uyguladıklarında iş performansları daha kaliteli hale geliyor. Çünkü stres yönetimini öğreniyorlar. Stres yönetimini öğrenemediğimiz sürece stres bizi her geçen gün yıpratıyor. Stresi yönetmeye başladığımızda o iş yükünü nasıl yönetebileceğimizi, başımıza gelen olaylar ile nasıl uyum içerisinde hareket edebileceğimizi ve iş yerindekilerle ekipçe çalışabilmeyi öğreniyoruz. Etkinlikler sayesinde herkes birbiriyle çok daha iyi anlaşıyor. Kendine bakıyor olmaları, birbirlerine iyi bakmalarına sebep oluyor. Bu durum da iş süreçlerine olumlu şekilde yansıyor” dedi.
Yoganın her yaştan insanın fiziksel ve ruhsal sağlığına iyi geldiğine dikkat çeken Çetintaş sözlerini şöyle sürdürdü: “CEO’lar artık inzivalara gidiyorlar. Aslında bütün bu pratikler telefonun hafızasını temizlemek ve yer açmak gibi. Yeni bir şey çekmeye, üretmeye yer açmak gibi. Dolayısıyla bu bir haftalık, 15 günlük yaptığımız inzivalar bütün yılı besleyen bir zihinsel ve fiziksel sağlık ortaya çıkartıyor.”
Kioo Retreat Center ev sahipliğinde düzenlenen YogaKioo Festivali’nde birbirinden farklı workshoplar ve eğitimler ile içsel yolculuğu hedeflediklerini belirten Çetintaş: “Beden, zihin ve ruh bütünlüğünü sağlayan çeşitli etkinliklerle katılımcılara hem fiziksel hem de zihinsel sağlıklarını güçlendirmeye yönelik teknikler ve bilgiler sunuyoruz. Dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerimiz, içsel bir dönüşümü deneyimleme fırsatı buldu” dedi.
‘Yoga, üç ayrı başlıkta iyi olma hali sunuyor’
Birincisi; fiziksel bedenimize farkındalık kazandırıyor ve beden sağlığımızı iyi hale getiriyor. Bedenimizi kullanmayı öğreniyoruz. Bedenimizin, eklemlerimizin, kaslarımızın daha kaliteli çalışmasını sağlıyoruz. Dolayısıyla bedensel olarak aslında kendimizi çok daha sağlıklı bir şekilde yapılandırıyoruz. Aslında bedensel kısmı sadece fiziksel aktiviteler değil, beslenme ile ilgili de yogadaki sattvik beslenme, işlenmiş gıdalardan uzak durduğumuz, sebze ve meyve ağırlıklı beslendiğimiz ve dolayısıyla bu işlenmiş gıdalardan zaten uzak durduğumuzda çok büyük bir şekilde bedenimize iyilik yapmış oluyoruz. Bu beslenme ve hareket modeliyle bizim uyku kalitemiz artıyor, gün içerisindeki enerjimiz artıyor, yaşam enerjimiz artıyor ve en önemlisi kronik bedensel ağrıların oluşmasının önüne geçiyoruz.
İkincisi; nefesimizi ne kadar iyi kullanmayı öğrenirsek o kadar zihinsel sağlığı da destekliyor. Nefes tutma alışkanlığı bizim nefesi kullanmayı bilmememizden gelen bir şey. Ve nefesi tuttukça, nefesin akışını izlemedikçe aslında duygusal ortaya çıkan tepkileri de ortaya çıkmasına izin vermiyoruz. Bunlar da bizde duygusal kirlilikler yaratıyor. Nefesi kullanmayı öğrendiğimiz takdirde duygusal kirlilikleri ortadan kaldırıyoruz. Duygusal yükleri ortadan kaldırıyoruz. Bu bizim hem duygusal olarak rahatlamamızı ve zihinsel olarak rahatlamamızı sağlıyor. Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalar gösteriyor ki doğru nefes alıp veren bir kişi nefes alıp vermeye çalışmamış birine göre %90 daha az hastalığa yakalanıyor. Ama hayatımızın hiçbir noktasında bize nasıl nefes almamız gerektiği anlatılmıyor, nefes çalışması yapmıyoruz. Bunun normalde bize ilkokuldan öğretilmesi gereken bir şey. Nefes alışverişini çalışmamız, öğrenmemiz, daha çocuk yaşlardan bunu öğrenmemiz bizim zaten zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı olacak bir bireyi yetiştirmemizi sağlıyor.
Üçüncüsü meditasyon; zihinsel olarak meditasyonun bize yaptığı en önemli şey kendimizi tanımak. Meditasyon bize gözlemci olma yeteneği kazandırıyor. Kendimizi görerek yaptığımız her şeyin farkında olmak. Böylelikle aslında en önemli şeyi yapıyor yaşamı yaşayan kişiye dönüşüyoruz. Meditasyondan sonra neyi neden yaptığımı sorgulamaya başlıyoruz. Bütün bunları sorgulamak, yaşamımızı elimize almamızı sağlıyor.